Seçme Hadisler – Hadis Arşivi
Seçme Hadisler – Hadis Arşivi
Şüphesiz dua, başa gelmiş ve gelecek olan şeylere faydalıdır.Onun için ey Allah’ın kulları, duaya sımsıkı sarılın. [Camiü’s Sağir]
Helâl kazanmak için yorulup akşamlayan günâhla-rı bağışlanmış olarak yatar, Allah kendisinden râzı olarak kalkar. (İhya C.2 S.237)
“Kulun ahirette sevap kefesine ilk konulacak ameli, çoluk çocuğunun geçimi için yaptığı harcamalardır.” Hadis-i Şerif ( Taberani)
“Kim ki, eli darda olan borçlusuna, durumu düzelinceye kadar süre tanırsa, Allah da ona günahından tövbe edinceye kadar süre tanır. ” Hadis-i Şerif ( Buhari )
“Dinde aşırı gitmekten sakının. Çünkü sizden öncekiler, ancak dinde aşırı gitmekle yok oldular.” Hadis -i Şerif (Nesei).
“Kul bir günah işler. Ama onunla cennete girer. Bu şöyle olur: İşlediği günah devamlı hatırındadır. Ondan her hatırladıkça tövbe edip kaçınır. Böylece o günah sebebiyle Cennete girer.” Hadis (İbn-i Mübarek).
“Allahın en çok kızdığı kimse, düşmanlıkta aşırı gidendir. ” Hadis-i Şerif (Buhari)
10.692 Okuma
sen dua
• İnsanların başına bir zaman gelecek ki, onlardan faiz yemeyen kalmayacak, yemese bile tozu onlara bulaşacaktır.
• Birçok kişi, az bir dünyalık karşılığında dinini feda edecek.
• Kazanç, belirli kişiler arasında dolaşacak, dar gelirliler açlık ve sıkıntıya düşecek.
• Kabirler süslenecek ve Kur’an, kazanç getiren bir meta hâline gelecek…
• Fitne her eve girecek ve tecrübesiz gençler başa geçecekler.
• Kur’an’dan bir resim, İslâm’dan bir isim, Müslüman’dan bir cisim kalacak.
• Üç şey çok kıymetlenecek; Helâl para, kendisiyle amel edilen sünnet ve candan bir dost.
• Ecnebiler çoğalacak ve müslümanlara galebe edecekler.
• Sonradan gelen nesiller, önceden gelenlere sövüp sayacaklar.
• Mihnet, belâ, musibet artacak, rahat ve huzur kalmayacak, kimse eliyle bunları önleyemeyecek.
• Bir Müslüman, koyundan daha âciz olacak, hor ve hakîr görülecek.
• İlim azalacak, cehalet, anarşi ve cinayetler artacak, adam öldürmek, hafif bir suç sayılacak.
• Hilesiz iş yapılamayacak, tacirler ve yazarlar artacak kalem bollaşacak.
• Kişi, elbisesini sakındığı kadar dinini sakınmayacak ve fakirler de namaz kılmayacak.
• Akrabalık bağlan kopacak ve selâm, sadece tanıdık olanlara verilecek.
• Zenginler ticaret için, hafızlar riya ve gösteriş için hacca gidecekler.
• Büyükleri merhametsiz, küçükleri hürmetsiz olacak çocukları terbiye, köpekleri terbiyeden daha zor olacak.
• İnsanlar, kötülüklerden birbirlerini sakındırmayacaklar ve iyiliği emretmeyecekler.
• Minareler çoğalacak, camiler süslenip ziynetlenecek (kilise ve havralar gibi) ve içlerinden yüksek sesler gelecek.
• Hâinlere emin, emin olanlara hâin denilecek ve “şurada emin bir insan vardır” denilecek kadar emin insan sayısı azalacak.
• Kişiye, şerrinden korkulduğu için ikramda bulunulacak. Görünüşte dost fakat esasında düşman insan sayısı artacak, sözler hep yalan ve birbirine muhalif olacak, amir ve memur çok, doğru iş yapan az olacak.
• Yıldızlar (fal) doğrulanacak ve kader yalanlanacak.
• Allahü Teâlâ (C.C.) apaçık inkâr edilecek.
• Âlicenaplık, izzet-ikram ve cömertlik duyguları kaybolacak ve haklar para karşılığında satılır hâle gelecek.
• Cemaatin inancı zayıf, ibadeti taklit olacak, hafızlar çok, ama âlim bulunmayacak.
• Zenginlere itibar edilecek, cimrilik artacak, zekât ağır bir borç olarak kabul edilecek.
• Âlimler, para ve dünyalık karşılığında ilim öğretecek, âhiret ameli ile dünyalık talep edecekler.
• Dinden gayrı hususlar için öğrenim yapılacak.
• Erkekler kendilerini kadınlara, kadınlar da erkeklere benzetecekler.
• Erkekler erkeklerle, kadınlar kadınlarla münasebetsiz alâkalar kuracak.
• Her tarafta şarkıcı ve çalgıcı kadınlar zuhur edecek.
• Söz kadınlarda olacak ve zina yaygınlaşacak.
• Kadınlar, saçları deve hörgücü gibi, sokaklarda dolaşacaklar.
• Haram işlemeyi kolaylaştıran imkânlar artacak, gençler günah işlemeye ve kötülük yapmaya çok meyledecekler.
• İmanı kalpte tutmak, kor ateşi elde tutmak kadar zor olacak, kişi gece mü’min yatacak, sabah kâfir olarak kalkacak veya bunun tersi olacak.
• Dünya işlerine dalınıp âhiret unutulacak, Allah’ın kitabıyla hükmetmek, ayıp sayılacak.
• Büyük ve gösterişli binalar yapılacak ve bunlardan dolayı sokaklar daralacak.
• Yırtıcı hayvanların derileri tabaklanarak çeşitli giyim eşyası yapılacak. (Kürk, manto ve benzeri…)
• Sabah giyilen elbise başka, akşam giyilen elbise başka olacak. Önünüze yemeklerden birisi gelip diğeri gidecek ve Kabe’nin örtüldüğü gibi, evlerinizin duvarları halılarla süslenecek.
• Ümmetimin erkekleri şişmanlayacak ve semizleşecekler.
• Dedikodu, yaygın bir hâl alacak.
• Herkes “kazanamadığından ve geçinemediğinden” şikâyetçi olacak.
• Yalancı şahitlik ve boşanmalar artacak, ani ölümler sık görülecek.
• Mal çoğalıp sel gibi akacak, mal sahibi malına tapacak ve tüccarların çoğu hilekâr olacak.
• Kişi, karısına itaat edip anasına âsi olacak ve arkadaşına yaklaşıp babasından uzaklaşacak.
• Gönüller birbirini sevmez olacak, dinde ve dünyalık işlerde muhtelif görüşler belirecek, kardeşler bile dinde ve mezhebde ihtilâf edecekler.
• İmar edilen şeyler harap edilecek, harap olanlar ise imar edilecek.
• Fâsıklar başa geçecek ve konuşmasını bilmeyenler halka hitab edecekler.
• Arap arazisinin çölleri, nehirlere ve yeşilliklere kavuşacak.
• Köylüler şehirlere akın edecek ve ne idüğü belirsiz deve çobanları, bina yaptırmakta birbirleriyle yarışacaklar.
• Faize alış-veriş, rüşvete hediye denecek, tefecilik artacak, helal-haram unutulacak, para gelsin de nerden gelirse gelsin denilecek.
• Zaman kısalacak. Bir sene bir ay gibi, bir ay bir hafta gibi, bir hafta bir gün gibi geçecek, bir günün geçmesi ise bir yaprağın yanması kadar çabuklaşacak, hiçbir şeyde bereket kalmayacak.
KAYNAKLAR:
1- Riyâzüs-Salihîn, İmam Nevevi, Terc: Mehmed Emre.
2- Tezkiret-ül-Kurtubî, imam Şaranî.
3- Kıyamet Alâmetleri Râmuz el-
Ehadis’ten Dersler, ist. 1983
4- Kitab ül-Keşf, Celâleddin-i Suyutî, El yazma eser Süleymaniye Kütüphanesi.
5- Kıyamet Alâmetleri, Muhammet! el-Hüseyni, Terc: Naim Erdoğan.
“Kuvvetli kimse demek, güreşte başkalarını yenen değil, ancak hiddet ânında kendine hakim olandir.”
( Buhârî, “Edeb”,76)
40 HADİS-İ ŞERİF
Resulullah’dan (SAV) Ali’ye (RA) vasiyetler
Allah dostları tarafından sağlam kaynaklara dayanılarak 700.000 (yediyüz bin) civarında hadis -i şerif toplanmıstır. 700.000 hadis-i serif icerisinden de bu Hadis-i Erbain (40 Hadis) secilmistir. Secilen bu Kudsi Hadisler, Sadrettin-i Konevi Hazretleri tarafindan 1350 yılında aciklanarak yazilmis ve Selcukiler ve Osmanlilar zamaninda da cogaltilip dagitilmistir. Malatya beyi oglu Sadreddin-i Konevi , Muyiddini Arabi’nin uvey ogludur. Mehmet Akif Ersoy – Allah Rahmet eylesin- 1924-1936 yillari arasinda Misir’da bulundugu sirada, Cami’ul Ezher’de “Hadis-i Erbain’i” gormus. Arapca yazili olarak getirmistir. Turkiye’de de Diyanet isleri Baskanligi kanaliyla Turkce olarak bastirilip dagitilmasina vesile olmustur. 1996 yilinda da Ahmed Kayhan Hazretleri ve arkadaslari tarafindan yeniden kaleme alinmis olup , bastirilarak bedelsiz olarak dagitilmistir. 1999 yilinda ise Medineli Ahmed t. tarafindan internete aktarilmistir. Cenab-i Allah (C.C.) cumlemizi, zahir batin butun Ummet-i Muhammed’i (S.A.V.) , Kur’an-i Azimussan’nin Sefaat-i Muhammediye’sine nail eylesin. Amin.
40 HADİS
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Merhametli olanlar… Bunlara Rahman olan Allah merhamet eyler. Yerde olanlara merhamet ediniz ki, göktekiler de size merhamet ederler. ”
AÇIKLAMASI: ” Her kim, şefkat ve merhamet vasıflarına bürünürse, Yüce Rabbın Rahmetini kazanmış sayılır. Yavaş yavaş ondan gelen Rahmet nesimi (latif rüzgar) önce ruhunu sarar; sonra derece derece bütün dış yapısını kaplar. Ama dış temiz olunca!… Ama Şer’i hükümler onda kusursuz tatbik edilince. Aksi halde, gelmiş olsa dahi, kaçar gider.Allahulâlem”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Allahu Teala Hazretleri her yüzyılın başında bu dini ikame edecek birini baas eder.”
AÇIKLAMASI: “Her yüz sen başında bir müceddid gelir. Esasta değil teferuatta önemsiz değil, önemli değişikliker yapar. Asrın icabına göre bazı ahkâm çıkarır. Muannidlere (inatçılara) cevap verir. Açıklaması kendi zamanına kalan bazı meseleleri açıklar. Bu vazifeyi yapan aynı zamanda Kutup’tur (Kubt’a Gavs da denir). Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Salacağınız bir ip, sizi mutlaka Allah’a ulaştırır.”
AÇIKLAMASI: “Düşün O’ndan gayri tek varlık yoktur… Abadan’dan öte bir karye (şehir) yoktur. Allahulâlem”
Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Her kim Allah için olursa… Allah onun için olur.”
AÇIKLAMASI: “Bir kul benliğiden fena bulur (geçer), anını zamanını bir yana atar; varlığını mevhum (kuruntu ürünü) nefsine izafe etmekten vazgeçerse, Hak Tealâ ona kayısız şartsız tecelli eder… Bir başka mana daha: Her kim fiiler, sıfat ve zat yönüyle fenafillah (dünyayı kalbden tekedip tamamen Allah’a C.C. yönelmek) mertebesine ererse, onun mazharında (ortaya çıkma ve görünme yeri) İsm-i Azanm zuhur eder -zat, sıfat ve esma , efal (fiiler) olarak-.Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Yüceliğine yüce, mübarekliğine mübarek Allah dünya semasına nüzul tecellisi eyler ve buyurur: Yok mu tebe eden?… Ki, onun tevbesini kabul edeyim. Hani duacı?… Ki ,onun duasına icabet edeyim.”
AÇIKLAMASI: “Bu Hadis’e şu Ayeti kerime ile işaret edildi; “ŞU DA MUHAKKAK Kİ BEN, TEVBE EDEN, İNANAN VE YARARLI İŞ YAPAN, SONRA (BÖYLECE) DOĞRU YOLDA GİDEN KİMSEYİ BAĞIŞLARIM.” (TA-HA Suresi, Ayet 82) Bu manalardan Allah’u Teala’ya kavuşmayı ANLA… ve bereket bul. Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” O mü’min ki insanların arasına girer ve onların eziyetlerine sabreder; bu, o müminden hayırlıdır ki, insanlar arasına giremez ve eziyetlerine sabredemez…”
AÇIKLAMASI: “Belirtilen manalardan biride şudur; Tam ve Kâmil insanın manaya talib olan müslümanların arasına girmesi, yalnız kalıp onlara karışmamasından hayırlıdır. (Halk arasına karışmamak, daha ziyade, meczup vasfını haiz saliklere has bir haldir. Ama bu meczup salik de, kendisinden hiç bir şey hasıl olmayan salikten hayırlıdır. Yine, kendisinde hiç bir zuhurat olmayan, meczubdan, fazilet itibari ile daha değerlidir). Allahulâlem. ”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Şayet Hakkı tam manası ile bilseydiniz; su üzerinde yürürdünüz, dağlar sizinle kayardı…”
AÇIKLAMASI: “Eğer Hak’kın varlığında fani olup, O’nunla beka bulsaydınız, elbette herşeye karşı bir tasarruf sahibi olurdunuz… Özellikle icat ve yok etme babında. Ama her ülkede; Âfakta ve enfüste. (Yani hem batını alemde hem de zahiri alemde). Allahulâlem. ”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Hemen herkes dünyadan susuz çıkar, Ancak ‘Rahman, Rahim Allah adı ile’ diyenler hariç.”
AÇIKLAMASI: “Her noksan olan, kemal derecesine yönelmek zorundadır. Ta ki O’nu bile. Şayet O’nu bilmiyorsa hakiki kemali bulamaz. Meğer ki bütün esma ve sıfatlara tahakkuk etmiş ola. Ama hem celal tarafındaki sıfatları ile hemde cemal tarafındaki sıfatları ile. Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Eğer Ademoğlunun iki dere dolusu altını olsa üçüncüsünü arzular. Ademoğlunun boşluğunu ancak toprak doldurur.”
AÇIKLAMASI: “Bir kalp için iki vadi olsa… İş bu iki vadi, ruhun ve nefsin vadileridir. Ve bunlar leduni ilmlerin altını ile dolsa mutlaka üçüncü bir vadininde dolmasını ister. Çünki onun istidadı vardır: Özellikle İlahi feyz kabul etme babında;bir de… evet bir de feyz veren zatta hakikatı bulması babında; bir de… evet bir de verilen feyzle hakikate kavuşmak üzerine. (burada bilhassa , Ademoğlunun gözünü dolduran şeyin toprak olarak anlatılmasından murad, zül haline varn bir fena halini bulmaktır. Özellikle burada fani bir varlığın izzet bucundan zillet enginine düşmesineişaret vardır. Buraya kadar anlatılan manaları şu Ayeti Kerimenin özlü manasına bağlamak icab eder; “HARAM HELÂL DEMEDEN MİRASI YİYORSUNUZ, MALI AŞIRI BİÇİMDE SEVİYORSUNUZ” (Fecr Suresi, Ayet 19-20). Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Allahu Teala bir kulu severse, onu çeşitli denemelere tabi tutar.”
AÇIKLAMASI: ” Yani iptilaya uğratır. Kul o iptilalara sabrettiği takdirde ona üstünlük vererek sever. Şayet şükür yoluna girerse bu sefer onu Zatına seçer. Bu Hadis-i Şerifle anlatılması istenen mana şudur; Allahu Teala bir kulu severse onu fena hali denemelerine sokar. Bundan sonra fenadan da fena haline geçirir. Daha sonra fena halinide kaldırır beka makamına vardırır. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: ” ALLAH MÜMİNLERDEN, MALLARINI VE CANLARINI, KENDİLERİNE (VERİLECEK) CENNET KARŞILIĞINDA SATIN ALMIŞTIR.” (Tevbe Suresi, Ayet111). Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Su hacmi iki kulleyi (büyük küpü) aşınca artık pislik taşımaz…”
AÇIKLAMASI: “Bir irfan sahibi, zata has olan şehadet makamına yerleşirse, gerek esma gerekse sıfatların müşahadesi ona perde olmaz. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: “YİNE ONLAR…. KÖTÜLÜĞÜ İYİLİKLE SAVAN KİMSELERDİR” (Ra’d Suresi, Ayet 22). Yani, yapılan iyilikle kir darlığını def ederler. Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; ” Allahu Teala Ademi kendi sureti üzerine yarattı.”
AÇIKLAMASI: “Allhu Teala Adem’i , yani insan suretinizatına bir ayna kılsı. Sıfatlarına da mazhar, fiillerinede tecelligah… Ta ki onda zuhura gele. İş bu manaya şu Ayeti Kerime ile işaret edilmektedir: “HATIRLA Kİ RABBİN MELEKLERE; BEN YERYÜZÜNDE BİR HALİFE YARATACAĞIM, DEDİ….” (Bakara Suresi, Ayet 30). Azim olan Allah daima doğruyu anlatır, söyler. Allahulâlem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen şöyle anlatıyor; ” İhlas, sırrımdan bir sırdır. Onu kullarımdan sevdiğimin kalbine bir vedia olarak bıraktım…”
AÇIKLAMASI: ”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu;” Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘o kimse ki kazama rıza göstermez, nimetlerşmede şükretmez, artık varsın benden başka bir Rabb arasın…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala’dan naklen anlatıyor; ” Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘ Ey ademoğlu hasta oldum, ziyaretime gelmedin.’ Ademoğlu sordu; ‘Ya Rabbi sen alemlerin Rabbisin… Seni nasıl ziyaret edeyim?’ Allahu Teala buyurdu; ‘Bilmiyor musun? Falan kulum hasta oldu… Ama sen onu ziyaret etmedin. Eğer onu ziyaret etseydin Beni yanında bulacaktın’… Allahu Teala devamla buyurdu; ‘ Ey Ademoğlu, senden yemekle doyurulmamı istedim, ama sen Beni doyurmadın’. Ademoğlu sordu; ‘Yarabbi seni yemekle nasıl doyurayım? Sen alemlerin Rabbisin’. Allahu Teala anlattı; ‘Falan kulum senden yemek istedi. Ama ona yedirmedin. Bilemedin mi? Ona yedirseydin Beni yanında bulacaktın’. Allahu Teala devamla buyurdu; ‘ Ey Ademoğlu, senden su istedim, ama vermedin’. Ademoğlu sordu; ‘Ya Rabbi sana nasıl su vereyim? Sen Alemlerin Rabbisin’. Allahu Teala anlattı; ‘Falan kulum senden su istedi, vermedin. Ona su verseydin Beni yanında bulacaktın… Bunu da mı anlayamadın?”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “İsmi aziz ve celil olanYüce Allah şöyle buyurdu; ‘Kulum bana kavuşmayı severse, Ben de ona kavuşmayı severim… Ama Bana kavuşmayı sevmeyince Ben de ona kavuşmayı sevmem.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ben, uğrumda kalbleri kırık olanların yanındayım…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘ Kıyamet günü şu üç zümrenin hasmıyım; ‘Bir kimse ki; Kendisine ihsan ettim, ama o zulmetti… Bir kimse ki; Bir hürü sattı parasını da yedi… Bir kimse ki; İşçi tuttu. Ondan istifade etti. Ama ücretini ödemedi.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Herkim benim veli kuluma düşman olursa Bana harp açmış olur.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ben kulumun zannına göreyim… O halde, Benim için hayır zannında bulunsun ve Ben Beni andığı zaman kulumun yanındayım.”
Resullullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Tam ihlasla; Allah’tan başka ilah yoktur, şehadetini yapanlar olmasaydı Cehennemi dünya ehline musallat ederdim. Eğer Bana ibadet edenler olmasaydı Bana asi gelenlere bir anlık dahi mühlet vermezdim.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ey Ademoğlu, seni kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde kendim için yarattığımmı senin için yarattığımın ayarına düşürme.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Bir kimse Beni kendi kendine anarsa, Ben de onu zatımda anarım… Yine bir kimse beni bir cemaat içinde anarsa, Ben de onu o cemaatten daha hayırlı bir cemaat içinde anarım…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ey Adem oğlu senin için yaptığım taksime razı olursan kalbini ve bedenini rahata kavuştururum… Sevimli bir kul olmakla kısmetin sana gelir. Şayet senin için yaptığım taksime razı olmazsan dünyayı sana musallat ederim… Ve sen bir vahşet içinde, yabanda tepinip durursun. Sonra izzetim ve Celalin hakkı için o dünyalıktan ancak kısmet ettiğime nail olursun… Sen de kötü bir kul olarak.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Ben bir gizli hazine idim, bilinmemi istedim. Halkı yarattım, nimetlerimi onlara sevdirdim. Böylece beni bildiler.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Beni ne yerim aldı, ne de semam… lakin Beni Mümin, Taki, Vera hali sahibi kulumun kalbi aldı…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Beni bilen talep eder… Beni talep eden bulur… Beni bulan sever… Beni seveni öldürürüm… Bir kimseyi öldürürsem diyeti bana düşer… Bir kimsenin diyeti bana düşünce onun diyeti bizat ben olurum.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Allahu Teala’dan naklen anlatıyor; ” Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Yaklaşanlar, kendilerine farz kıldığım ibadetlerin edasında olduğu kadar hiç bir şeyde yaklaşamazlar…Gerçekten bir kul Bana nafilelerle de yaklaşır. Böylece Bana yaklaşanı severim. Sevince de kulağı olurum, eli olurum. Böyle ki oldum, Benimle işitir… Benimle görür… Benimle konuşur… Benimle tutar… Benimle yürür.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz Rabbından naklen anlatıyor; “Allahu Teala şöyle buyurdu; ‘Bir kimse Bana bir karış yaklaşırsa Ben ona bir arşın yaklaşırım. Bir kimse Bana bir arşın yaklaşırsa Ben ona bir kulaç yaklaşırım. Bir kimse Bana yürüyerek gelirse Ben ona koşarak giderim.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur; “Misafire ikram ediniz isterse. İsterse Kafir olsun.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;”Şam Yüce Allah’ın yer hazinelerinden bir hazinesidir. Kullarını orada saklar.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurur;”Allah’ın nehri geldiği zaman İsa’nın nehri batıl olur…”
Bir gün Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimize şöyle soruldu; “Allah’u Teala yeri ve semayı yaratmadan önce neredeydi? Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bu soruyu şöyle cevaplandırdı: ‘Rabbımız bir Amâ’da idi’…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Mümin, Allah-u Teala’nın nimetlerine bir konuktur.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Dünya sevgisi her hatanın başıdır.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Sefere çıkınız; sıhhate erer, ganimet bulursunuz…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Ziyaretin hayırlısı, ziyaret edilenin yok olmasıdır…”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Kulun Rabbına en yakın olduğu anı secde anıdır.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “İşlerde şaşırırsanız kabirler ehlinden yardım isteyiniz.”
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz şöyle buyurdu; “Bir kimse Allahu Teala katındaki menzilesini bilmek istiyorsa Yüce Allah’ın kendi yanındaki menzilesini ögrensin. Çünkü Allah’u Teala kula vereceği dereceyi kulun kendi nefsinde onun için verdiği derece üzerinden tayin eder…”