Bir İsyan Bir Yıkım – Her Şey İle Hiçbir Şeyin Teninde Hiçleştiği Bir Bedendim
Bir İsyan Bir Yıkım – Her Şey İle Hiçbir Şeyin Teninde Hiçleştiği Bir Bedendim
Bir İsyan Bir Yıkım
Bir isyan.. bir yangın.. bir kader.. bir yıkım.. aşk.. En fethedilemez kaleymiş. En vazgeçilmez boyunduruk. Aşkın kendinden vazgeçmek olacağını bilmeden çıkmıştım ben yola. Gözbebeklerimi hiçbir korkunun titretmesine izin vermeden üstelik. Aşka bağlı olan, aşkın hicranının kavur kavur yakıp kül ettiği gönlümde hiçbir tereddüde yer yoktu. En acısı aşka olan imanınım bir yansımasının da maşukun gönlünde yer ettiğime inanmamdı. En acısı da aşkın cellâdı olduğumu bilmememdi. Ben; aşkın cellâdıydım. Gönlümdeki aşka vurduğum her darbenin ruhumu darmadağın ettiğini sonradan anladım.
İhanet aşkın yerine başka bir şey koymak değildi. Başka bir maşuk ta değildi. Aşkta başkasından bahsedilemezdi de zaten; ama ihanet aşkın imkânsızlığının kabulüydü. Maşuk için âşıksız bir hayatın daha iyi olduğunun kabulü. İlle de maşuk.. ille de maşuk.. Onsuz bir hayal mümkün değildi; ama ihanet yine de onsuz yaşayabilmekti. Ben, ihanet etmiştim. Aşkın muhatabını başkası bildiğim için değildi ihanetim. Kalbime onsuz bir hayat hissinin yerleşmesine izin verdiğim içindi. Onun kalbi mi? Zaten kalbimde bu hissin yer bulmasının sebebi neydi ki?
Kalbimi ellerine teslim ettiğimden beri, elleriydi kalbimi şekillendiren. Korkularını kâbus bilmiş, sevinçlerini bayram bellemiştim. Dilimdeki sükûtun, kalbimdeki umudun sabrımın emaresi olduğunun farkında bile değildi. Oysa kalbim hala ellerindeydi. Sabır tükense de aşkı terk etmezdi insan. Terk edemezdi de zaten. Zira aşk sabırdan da büyüktü; ama aşığın hiç tereddüt etmeden yerinden söküp, maşukun ellerine teslim ettiği o kalbi, öyle bir an geliyordu ki kırılıp küsüyordu ellerin sahibine. Yine de; benim küsüşüm kırılmamdan çok sonra olmuştu. Hani bir umuttu, belki kırılan kalp tamir olurdu. Her zaman olan yine oldu ve umutlar boşa çıktı.
Bir dünya hayatının hesabından gayrısında gözü olmayan birini sevmiştim ben. Üstelik ateşler içinde yanan da bendim. Aşığının yanına yaklaşmak için ateşten korkan o. Anlamıştım artık. Bu aşk bize verilmişti. Âşık bendim, maşuk o; ama kaderimizde birlik yoktu. Yıkılmıştım. Bir kez yıkılana kadar bin kez yakılmıştım. Ufkumu kaplayan umutlarım, rüzgârda savrulan bir toz taneciğiydi artık. Hayallerim yoktu. Umutlarım yoktu; ama aşk hala yerli yerinde duruyordu. Kaçmak değildi yaptığım, umutsuzluk hiç değildi. Hiçleşmekti. Aşkta hiç olmak.
Kaderi hiç olandım ben artık. Biraz ironik geliyordu; ama aşk beni hiç etmişti. Yalnızlıktan daha öteydi bu hal. Varlığın zıddındaki yokluk değildi makam. Vardım; ama hiçbir şey değildim. Aşktım, her parçam aşklaşmıştı. Bu yüzden aynı zamanda her şeydim. Ama ille de maşuk olmadan hiçbir şeydim. Her şey ile hiçbir şeyin teninde hiçleştiği bir bedendim. Ruhum bir isyana gebeydi ve bu isyan sonsuzlaşarak büyümesinden başka bir şey doğurmuyordu.
İsyan da banaydı yıkım da. Yangın da kader de. Aşk banaydı. Hiçlik bana. Dünya sanaydı ama. Dünya senin ahret benimdi. Dünya benim de olsun istemiyordum; ama ahret senin de olsun istiyordum. İstediğim olmuyordu. O ferahlık gönlüme bir türlü gelmiyordu. Vazgeçtiğim ferahlığı beklemek değildi. Ferahlığın geleceğine dair olan umuttu. Umut kesilmezdi; ama ben kesmiştim. Kavur kavur yakan aşk sonunda umudumu da yakıvermişti hiç acımadan. Umudum bile yoluna kurbandı yar; ama senin gözün kurban ettiklerimde değil kurban edemediklerimdeydi. Benim olanlar zaten senindi de benim olmayanları senin kılmak Hakk’ı ihlaldi. İhlal edemezdim. Zira aşk zaten Hakk’tı.
Not: Alıntıdır. bu yazıları aldığım yerde yazarın adı alt kısma eklenmemişti Sayfa sahibi Evren Kul’dur ve bu yazılar Evren Kul’a Ait se kendisine buradan bu güzel şiirleri için çok teşekkür ediyorum hepside çok değerli ve güzel kaleminize ve ruhunuza sağlık tekra teşekkürler Saygılarımla…
24.380 Okuma