Kahraman Tazeoğlu Şiirleri – Kahraman Tazeoğlu nun En Duygusal En Güzel Aşk Şiirleri
Kahraman Tazeoğlu Şiirleri – Kahraman Tazeoğlu nun En Duygusal En Güzel Aşk Şiirleri
Kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
ayrılık sevgiyi hissettiğim ilk anda korkum oldu
seni bulup bulup yitirdim düşlerimde
sonra yeniden buldum yeniden yitirdim
bende kalacağın bir yarın kurgulayamadım
sevgiyi ve korkuyu birlikte yaşadım
bu yüzden bir daha göremeyecekmişim gibi uzun ve derindi bakışlarım
her yeni buluşma ilki kadar heyecanlıydı ve sensizlik hep seninleydi…bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
bilseydin ayrılığa yazgılanmış bir sevgiye açar mıydın yüreğini
takvimden günleri birer ikişer çalmama
aylara yıllara yerleşmeme izin verir miydin
görüyor musun farkında olmadan ne çok şey paylaşmışız seninlebu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
hayallerin ardından serüvenlere sürüklendik seninle
hiç görmediğimiz ülkelerde hayatlar kurar evler döşerdik
kısa vadeler seçerdik hayatlarımızı yenilemeye
o gün gelmezdi bir türlü
vade dolmazdı
birileri çıkar yolumuzu değiştirirdi
yeni hayaller armağan ederdi bize
çocuk olur kanardık
sonuna kadar gidilecek yollar yerine böyle kopuk maceralara tutkunduk
seviyorduk
bir yaz gecesi dolunaydı
bana bakmıştın.
bende korkularımı yenmiştim
bizden başka inanacak kimsem kalmamıştı
yorgunduk kazanmak zorundaydık üstelik
adımlarımıza güç verecek sağlam zeminlerden yoksunduk
içimiz bir kararsa bir daha güneşi göremezdik
birbirimize güvendik, bize aşılmayacak dağ taş kalmadı sandık
en güzel günlerimizdi o günler
bu sonu önce ben yazdım
kimselerin başını bile bilmediği o günlerde
sonra her şey değişiverdi
umutlarımızı yitirdik
kendi ayak izlerimizden yürüdükçe birbirimize
dostluğun vermiş olduğu lezzeti üretmekten bıkkın
kışkırtıcı huysuzluklardan medet umduk
ayrı dünyaları özledik
kendi peşimizden koştuk başkaları diye
şimdi şarkılar söylediğimiz birbirimizin gözlerinde eriyip gittiğimiz
puslu gecelerin kokusu burnumda tütüyor
beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
bir cennetten bir cennete geçmeliydim
itirazım olmazdı
sürgünleri bana vermemeliydin.
Beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin
ayrılık çığlıkları kanımı dondururken
gemilerimi yakacak çılgınlıklarımı gemleyip
kendime ve sana en mutlu bölünmeleri vaat etmiştim
benden armağan olacak bütün bensizlikleri reddettin
ve ben hiç bilmediğim dokunuşlarınla yüreğimden izlerini kazıdım
bu sonu önce ben yazdım… ;((
Kahraman Tazeoğlu
17.737 Okuma
Sevmek hep böyle midir sende ?
Bir öncekini dağlayıp, bir sonrakine ağlar mısın hep?
..
Benim için kaybedilmiş ne varsa
Hepsi sendin
Her şeydin
Her şeyimi kaybettim…
Şimdi tek bir geceyle HERKESSİN sen !
….
Oysa AŞK,
Biniyle bir defada ölmek yerine
Seninle bin defa ölmekti bende !
Kahraman Tazeoğlu
Binmedigim hicbir otobüs,
Beklemedigim hiçbir durak kalmadı bu sehirde.
Gittikce azalıyor hayat.
Neyi erken yasadıysam,
Hep ona gec kalıyorum.
Sana göcüyorum her sonbahar.
Yolların cıkmıyor askıma.
Unuttugun yagmurların adı saklımda.
Seni icimden terk ediyorum…
Susmaktan yoruldum.
Kuslar ve sarkılar bu sehri terk edeli beri,
Efkar demliyorum gözlerimde.
Yaslarımı yanagıma varmadan öldürüyorum.
Tam sancagımdan yaralıyorum kendimi.
Alnını yüregime dayadıgın güne bakıp,
Seni icimden terk ediyorum…
Ne unutacak kadar nefret ettin,
Ne hatırlayacak kadar sevdin!
Yıkık bir duvar kadar bile pisman degilsin,
Biliyorum.
Beni hep bulmamak icin aradın.
Yanılgımdın,
Yandıgımdın,
Yangındın…
Sensizlige yenilmek,
Sana yenilmekten zor olsa da,
Ardımda bir sürü belkiler bırakarak
Seni icimden terk ediyorum…
Simdi
icimizde öldürülecek bir anı bile bulamayan
iki yarım kaldık;
Tamamlayamadık bizi.
Elimden tutmadın yalnızlıgımın,
Saclarımı da uzaklarına gömdün.
İcimin mavisi senin okyanusundandı.
Al! Geri veriyorum.
Kilitleri hep yanlıs kapılara vurdun.
Devrilmiş vagonlara dönerken gözlerim,
Sana bensizligi terk ediyorum.
“Yarime uzanmayan bütün dallarım kırılsın” demistin.
Ask icinde dogmussa nereye kacabilirdi?
Ne tuhaf degil mi?
icimi acıtan da sendin,
Acımı dindirecek olan da…
Ya öldür beni dedim,
Ya da git benden.
içi bulanık bir sevdanın ucunda seni kaybettim.
Aldırmadın aldırmalarıma.
Bir gecede yakıp yarini,
Safaklara sattın ihanetini!
Külüme basanlar bile utandı yaptığından.
iSte soluk bir ömrün
Son nefesi.
Benden,
icimden
Terk ediyorum…
Ben Öldüğümde ancak içimde terk edileceksin
Kahraman Tazeoglu…
“İstemeyi bilmiyorsan, yetinmeye mahkumsundur.”
K. Tazeoğlu
Şimdi hiç istemediğim kadar çok istiyorum Beni Sonsuza dek Sakın Sensiz Bırakma…
Sen nice kayıplarla yürüyordun yokluğa, ben nice kayıplara aşk dedim senden sonra. Oysa ki aşkı yıpratmadan yıllandırmaktı niyetim. Ben o şarkıyı seninle söylemek istemedim, seninle dinleyebilmekti derdim. Ben aşkı haykırmak isterken sessizce zehir gibi yuttum kelimelerimi. Söyle! Sessizlik bile kelimelerle anlatılırken sensizliğin sessizliğini hangi sözlük açıklayabilir ki?
hani can suyumdun benim…
Kahraman Tazeoğlu
Kalabalık bu hayat denizinde ne olduğunu düşünürsün Hep seven ve sevilemeyen…. Kimsenin her şeyi olamayan….
Sor kendine ; beni çok sevdiğin için mi beraberdik yoksa. Yoksa beraber olmaya yetecek kadar sevdiğin için mi ?
Kendimi Yitirmiş Değilim, Sadece sende kayboldum o kadar…
“İşte benim kadınım budur derken bile seni sana sen’ce anlatacak bir lisanım yok. Şimdi her şeyi zamana bırakma zamanı. Evet! Zaman sadece saatin dönmesi değildir. Zamanla geçer, zaman da geçer.”
Kahraman Tazeoğlu
Giden kaybediyorsa;
Kaybettiği için giden ne oluyor ?
Şimdi sor kendine Gittiğim İçin mi kaybettim,
Kaybettiğim için mi Gittin…?
Ne Zaman Geçecek Bu Acı…? ;(
Kuşlarda
yalnız uçar bazen. Özgürce süzülürler bulutların arasından. Ve bütün
bir gökyüzü kuşlarındır. Ama hiçbir kuş gökyüzünde yaşayamaz! yaşamak
için konmaya ihtiyaçları vardır. Bazen bir ağaca, bazen toprağa… ben
sana rahatça konabileceğin tek daldım; şimdi kırıldım. Bak herkes aynı
ölmüyor gülüm. Beni bu kırılmışlığım öldürecek, seni özgürlüğün.
Gittiysen gittin. Belli ki birdaha dönmeyeceksin. Ben böyle eksik de
yaşarım ama sen yine de giderken götürdüğün beni geri getir. Yokluğumu
nasıl yaşatacaksın kim bilir!?
söz kitabından…
k.tazeoğlu
Acım mı? geçmedi. Alıştım Sadece…
İnsanı yaşatan ve ayakta tutan umutların, bir gün insanı öldüren
umutlara dönüşmesi ne acı. Hâlbuki bütün bunlara ne gerek vardı? Hayat
beni sensizken de uzun uzun öldürüyordu zaten. Ah bir de ölmeyip böyle
benim gibi yaralı kaldın mı vay haline. Zamanla biter diye diye zamanı
bitiriyor omzunda ağladığın dostların. Hâlbuki zaman acıyı bitirmez,
dönüştürür sevgilim. Doğru tecrübeleri körelten, yanlış sıralamalardır.
Başlamak bitirmenin yarısıysa, yanlış başlamak hatanın tamamıdır. Yanlış
aşkta kazanmaksa, aslında kaybeden olduğunu bilmemekmiş… Bütün bunları
bana sen öğrettin. Bilmeden… Her “yeniden”, gerçekten yeniydi eskiden.
Şimdi her başlangıç, bitişini ezbere bildiğimize merhaba demek yeniden
ve yeniden. İşte hayat böyle susturuyor insanı bazen. Başlıyorsun ama
sonunu getiremiyorsun. Her şey o bildik ayrılığa çıkıyor çünkü… Böyle
zamanlarda basiretin bağlanır, dilin kurur, kalbin donar. Başladığın
cümleni kendin bitiremezsen, noktayı başkası koyar…
Şimdi içimde varmaktan çok bir gitme isteği. Zaman o kadar cimri ki;
hiçbir saniyesini vermiyor geri. Zamanın değerini daha iyi anlıyorum bu
yalnızlık yolunda şimdi. Ki beni zaten bu kalabalıklar yalnızlaştırdı
sevgili. Yalnızlık tek başına taşınır. Sakın yanlış anlama, kendimi
yitirmiş değilim, sadece sende kayboldum o kadar. Hayat sunduğu her
engelin arkasına bir mutluluk saklıyor. Elbet yolumu bulurum yine.. Kış geldi bak, ayrılığımızın beyaz çölü. Yine bahar
gelecek, yine mevsimler dönecek ama gelecek de bir gün geçecek. Bu kadar
konuştuğuma bakma. Aslında ben sana hep susacaktım ama sen kelimeleri
ağzımdan çaldın. Ah sevgili… Beni benden alıp gittin; içimde bensizlik
dışımda sensizlik var şimdi. Sadece şunu merak ediyorum; hiç ağlamıyor
musun özlerken? Bu kadar mı yoruldun benden?
Şimdi son sözüm sana şu sevgili: bazı erkekler adam doğar, bazıları
sonradan adam olur. Ben aşkı nimet gibi başımın üstünde taşıdım;
bundandır boyun eğmeyişim. Riski bazen kazanmak, bazen de elindekini
kaybetmemek için alırsın. Hayat böyle işte korkun kadar kaçar, cesaretin
kadar savaşırsın! Ben seni yürekli sanırdım. Cesaretin yok muydu ki beni bıraktın…?
Kahraman Tazeoğlu
İnsanlar geçmişlerine en büyük ihaneti unutarak yapar. Benim geçmeyen
geçmişim hep şimdimde duruyor. Anılar unutmayı zorlaştırmak için
verilmiş cezalardır sevgilim. Ben bu cezaya gülümsüyorum. Senin
bıraktığın hiçbir şey ardımda kalmadı benim. İnsana en uzak düşen şey,
bilerek geride bıraktıklarıdır çünkü… Kalbimdeki yerine hiç ihanet
etmedim. Gidişin hiç bitmedi bende. Kaybedecek de olsam bir yolum vardı
sende. Ve hayat o kadar kuralsızdır ki bazen, oyunu kuralına göre
oynamak bile kazandırmaz insana. Seni kaybedeceğimi bile bile oynadım bu
oyunu. Utanmaktan utanmadan..
Beni mutlu edecek yalanlar söylemeyi öğrendim sensizlikte. Küçük
mutluluklara büyüteçle bakmayı bildim. Sustum öylece. Konuşamadım
sensizlikle. Gidişini haklı gösterecek uyduruk bahaneler buldum kendime.
Sustum öylece… Kimse benim kadar sessiz susamazdı. Zaten o eski tadı da
kalmadı susmaların; kime sorsam konuşuyor şimdi. O kadar sustum ki
sensizliğe, sessizliğimde boğuldum her gece. Çok düşündüm seni
düşünmemeyi. (Düşünmekle olmuyormuş seni düşünmemek). Keşke bana beni
nasıl unuttuğunu öğretseydin, belki ben de sana uyardım. Anlamadığım tek
şey; bende duran zaman sende nasıl geçiyor?
Kahraman Tazeoğlu
Üzerine sinen benin kokusunu duymadan
yaşayabilecek misin?..
Çünkü, senden geriye sadece sen kalana dek terk
edilmiş olmuyorsun…
Sonsuza kadar değil, sonsuz kadar Seviyorum Seni…
Kahraman Tazeoğlu
Sen beni suç gibi işle içine, ben kendimi ödül gibi toplarım senden…
Her şey çok değişti sevgilim.
Ben o zamanlar sana sen olduğun için ve
olduğun şeye ihtiyaç bile duymadığın halde bile hastalıklı bir şekilde
aşık olmuştum.
“şimdi beni kendinden nasıl taburcu edeceksin?” diye sormuştum.
Ama artık çocuk değildim işte… Çok büyüdüm ben sensizlikte.
Bugün anlıyorum ki; bire hiç eklemekmiş gelişin.
Haydi şimdi güle güle…
Sana özgürlüğünü, pişmanlığının kölesi olman için veriyorum ve seni kalbimden taburcu ediyorum sevgili!
Ne oldu?
Hoşçakalamadın değil mi…?
“BAMBAŞKA
KAHRAMAN TAZEOĞLU”
“O kadar mı sevdin?”
“Hayır! Daha çok sevdim. Ama gitti. Hiç gelmemiş gibi.
Kendisinden sonra gelecekleri bile benden alarak gitti. Her şeyi
yarım bırakıp gitti. Beni, kendini, BİZİ…”
Sensizlik değil giderken bıraktığın, düpedüz bensizlik!
Senden sonra “biz” olmadı bir daha. Varlığımdan yokluğunu çıkarınca
geriye hiç kaldı. Ne peşinden koşabildim ne kendimde durabildim. Yine de
hiç kimseye vermedim, bana verdiğin acıyı.
Yaz soğuğunu
tanıdım senden sonra. Senden sonra, başka sonralar da oldu. Ama ben en
çok seni bekledim senden sonra. Ne kadar çoğalsam, hep bir kişi eksik
kaldı. Şimdi herkes biraz sen gibi ama kimse değil senin gibi…
BAMBAŞKA-KAHRAMAN TAZEOĞLU
Uzun zamandır susuyorum kendime. Dayayıp duvara kulağımı, kendi yalnızlığımı
dinliyorum. Sanki kendine başkalaşan bir adama dönüşmüşüm. Her sabah
aynalarda kendimle tanışıyorum yeniden. Ne komik değil mi? ‘Kendini
başkasının yerine koymayı bil ama hep orada kalma… Sonra kendin olmayı
unutursun’ demiştin ya bana… Şimdi ben karşımda duran bana yabancı
kendimin yerine koysam kendimi ve orda kalsam ne eksilir, kalmasam ne
artar? Öyle zor bir yerdeyim ki, ne durabiliyorum yerimde, ne de
gidebiliyorum yerimden bir adım öte… Böyledir işte umutsuz aşklar;
uzaklaştıkça büyür, yaklaştıkça küçülür…
-Kaybediyordum kendimi. Bunun bilincinde olmaktı aşk! Bilinçli bir kayıp, kayıplı bir
bilinç ve aklımı yok sayıp beynime yerleşen aşk!
Kahraman Tazeoğlu / SUSACAK VAR
Seviyorum seni ama gitmeliyim… Demiştin.
Seni, gerçekleştirmek istediğin hayallerin,
Beni, gerçekleşmesi imkansız olan Hayallerim bekler…! Haydi Şimdi Git…
Kendimi korlarda denemişim ben. Senin alevlerin ellerimi ısıtır en fazla.
Merak ediyorsan eğer, giderken ölümüme bıraktığın yalnızlık, kendisiyle yaşamayı öğretti bana.
insanın içi ağrır mı hiç?
ağrıyor işte…
Kahraman Tazeoğlu
Yağmurun sesini açmakla, iç kanamamdaki çığlığı bastıramazsın.
Ben seni baharıma yaprak değil, yapraklarıma bahar bildim.
Terimi gözyaşımla sildim.
Ama şimdi her aşkın başı sanırken, yangında son kurtarılacak olarak buldum kendimi.
Elini sol dikişten sızan kanıma ban. O zaman anlarsın sana nasıl kanadığımı.
Sen ki nice nice yardan adamlar erittin. Nice aşkların alfabesini değiştirdin.
Anlarsın gerçek seveni. Var Gitmee…!
Kahraman Tazeoğlu bAŞKa
Beton yüreklerin harcında sevmek yoktur sevgilim.
O zaman neden kalbime o kadar şefkatle girdin?
Oysa ben seni öyle mi sevdim?
Yokluğunun işkencesinde bile tek bir aldatma çıkmadı benden.
Sen, onu ve beni aynı anda severken…
Kahraman Tazeoğlu
“Ayrılığı
engellemek yoktur, ertelemek vardır. Ve rüyalar uyumak değil, uyanmak
içindir. Bir gün gideceğim belliydi zaten. Unutma hayat, elde
ettiklerinden ziyade, elinde kalanlardır.”
Kahraman Tazeoğlu
“İnsan
ihanet etmeyecek kadar temiz değildir çoğu kez. Ben bile ilk ihanetimi
çocukluğuma yaptım; büyüyerek. Yine de öleceğini bildiği halde
yaşamaktan korkmamalı insan. Nasıl yaşarsan öyle ölürsün çocuk.”
Kahraman Tazeoğlu
Aşk; birlikte yapılan bir deneme uçuşuydu onlar için…
kendi içinden defolup gitmek, bir başka iç’te yeniden yürümekti.
Tekken bile yalnız olmamaktı… çekinmeden içilen bir ruh zehriydi…
mağlubiyetin zaferiydi… gözün değil, beynin gördüğüydü…
tüm güneşlerin senden batıp, sevdiceğinden doğmasıydı…
her şeyle hiçbir şeyin bitmeyen dansıydı…
Katiline, Yar Diye Bakmaktı aŞk…
Kahraman Tazeoğlu
Burnumda terk ettiğim şehrin kokusuyla gidiyorum.
Daha doğrusu gönderiliyorum Senden.
Bir başka şehre gidiyorum Ben;
Senin gibi bir başka İnsana değil…
Doğru Zamanı Yanlış Kişilerle Doldurma…
Bir uçurum gibi bahsetti benden;
düşmekten çok korktuğu ama bir çocuk gibi kıyısında oynamaktan asla vazgeçmediği…
Terk Etmesini İstiyorsan ÇOK SEV… ;(
“O kadar mı sevdin?”
“Hayır! Daha çok sevdim. Ama gitti. Hiç gelmemiş gibi.
Kendisinden sonra gelecekleri bile benden alarak gitti.
Her şeyi yarım bırakıp gitti. Beni, Kendini, BİZİ…”
Ve Ölüm; ”Canım” dediğiniz kişinin, sizi terketmesiyle başlar…
Kalbini Söksen Ne Fayda Sen O’na Yanarsın O Başkasına..!
– Yarınlar hep güzel olacak denir.
Oysa bugünler, Dünün yarınları değil midir?
Yine yanLızım, ßir sabahı Daha ßekliyorum. ßir yanım sabah, ßir yanım yine Gece, ßekLiyoRum yine UMUDU…
İdam Sehpasında Hapşuran Mahkuma ” Çok Yaşa ” Demek Gibi Sensiz Yaşamak…
Hayat böyLedir işte, Hep o kıyamam dedikleriniz kıyar size.
Erkek demek geniş omuzlara sahip olabilmek değil, o omuzlara başını yaslayan Kadına sahip çıkabilmektir…
Aşk, kendisine yalan söylemesidir insanın.
Öyle büyük yalanlar söyledin ki kendine, kendin olmaktan daha fazla
yabancılaştın içine. Ya, onu seçip her şeyi kaybedecektin, ya da içinde o
olmayan her şeyi seçip, kendini kaybedecektin. Sen seçimini ondan yana
yaptın ama yine kendin kaybettin. Aşktan aşkla arınılmazdı, bilemedin.
Büyümeden yaşlandım ben.
Hayat bana ilk gördüğüm insanların, ilk gördüğüm gibi olmadığını öğretti.
Kahraman Tazeoğlu
Sen hiç fırtınaya sığınacak kadar çaresiz kaldın mı?
Ben, beni yıkacağını bildiğim fırtınaya sığınıyorum.
Başka çarem yok…
Kahraman Tazeoğlu ” Kıyısızlar ”
İçimde bir his var döneceğine dair. Bunu iyi
biliyorum.
Bilmediğim şey; o dönüşün benim çağrımla mı, yoksa uğruma
terk ettiğin kişinin vedasıyla mı olacağı… ?
Kahraman Tazeoğlu ” Kıyısızlar ”
Gelecekten de pek umutlu değilim artık. Adı gelecek olsa ne olur, seninle gelmedikten sonra…
”İliklerime sarılı kanser olsan,
Hani bi sarılsan..
Böylede güzel ölünür mü Tanrı’m ? diyeceğim,
Böylede güzel ölünür mü ?”
Kahraman Tazeoğlu ” Kıyısızlar ”
Yaran gerçekse onu hiçbir yalan örtemez.
Kahraman Tazeoğlu ” Kıyısızlar ”
Bana dokunduğunda hangi mevsimi yaşıyordu ki buralar,
Bak, çıkartamadım tenini üzerimden hala.
Başkasına dokunsam, üşüyecek gibiyim.
Sen hiç, üşüdün mü benden sonra ? ”
Yaşamak ve yaşarken öğrenmek için kitaplar okuduk hergün.
Ben,
Bir kitabın sayfalarını çevirir gibi,
Dokundum sana,
Kokladım doya doya.
Yaşamak istedim ve,
Öğrenmek istedim başladığım bir hikayenin sonunu, anla.
Soracak şimdi sana,
‘Çok sevdin mi ?’ diyecek,
‘Hayır’ diyeceksin,
‘Senin kadar değil.’
Kimin kadar ulan diyeceğim ben burda,
Kimin kadar ?
Kim koklar seni benim gibi,
Kim sorar ulan iliklere kadar..
”İliklerime sarılı kanser olsan,
Hani bi sarılsan..
Böylede güzel ölünür mü Tanrı’m ? diyeceğim,
Böylede güzel ölünür mü ?”
Öldük.
Unuttuk sanarak gittiğimiz herkes içimizde kaldı.
Bakma,
Bende senin içinde kaldım biraz.
Ama sen,
Onun içinde kaldın,
Bir başkası içinde,
Benim için değil..
G.BAŞAR
bir gün bu köşede sessiz sedasız hıçkıra hıçkıra ağlayacağım. güzel gözlerin gelecek aklıma solup gideceğim en güzel çağımda sen beni çağırdığında boş sokaklara haykırdığında artık burada olmayacağım
aşk her iki tarafında deli gibi severken ayrılığa mahkum kalmalarıdır kimi zaman …
aşk her iki tarafında deli gibi sevmelerine rağmen ayrılığa mahkum kalmalarıdır kimi zaman …