Sayfalar

Yazar Arşivi

PostHeaderIcon Ayrılık Şiiri – Ayrılık Şiirleri – En Güzel Aşk Şiirleri

Ayrılık Şiiri – Ayrılık Şiirleri – En Güzel Aşk Şiirleri

SENSİZLİK ÇOK ACI

Sensizlik öğle acı veriyor ki bana
Dalıp dalıp gidiyorum bak uzaklara
Kalbim derinden sızlıyor ağrıyor işte
Küsüyorum işte ben bu yalnızlığıma
Perişan olsam da yaşadığım bu hayatta
Mutlu olacağım belki öbür dünyada
Senden önce yaşamadım ki ben sevdayı
Sen öğrettin bana sevmeyi ve de aşkı
Bense kıymetini bilemedim belki de
Bilmelisin sen varsın sadece hayatımda
Sensizlikten ötesi nedir ki zaten bana
Ben bir kere sevdim bunu anlasana
Başkasına nasıl veririm kalbimi bir daha.
Onun sadece sende olduğunu anlasana
Beni sevecek bir başkası olamaz hayatımda
Sensizlik çok acı veriyor inan ki bana.
Bir kez daha benim yanımda olsana.

18.850 Okuma

PostHeaderIcon Ölümsüz Aşk Gerçek Bir Aşk Mektubu [Yangında Bulunan Bir Mektup]

Ölümsüz Aşk [Yangında Bulunan Bir Mektup]

Bu mektup tamamen yanmış bir evde itfayeciler tarafından en ufak ufak bir zarar görmemiş şekilde bulunmuştur…..

Gözüm duvarda duran saate ilişti yavaşça akıp giden zamana esir bir ben varım sanki koca evrende.Eski kurmalı saatlerden di duvardaki.Ufakken babam divanın tepesine çıkar itinayla raf ta saklı duran kurma kolunu çıkarır saati kurmaya başlardı roma savaş gemisinde forsalık yapanlar kadar kolu çevirdiği söylenmesede gene bayağı uğraşırdı o saati kurmak için.

Bayağı da gürültü yapardı hani.Çocukluğumun en güzel anılarının bir köşesine mutlaka o saatin sesi de işlenmişti.Ali ile kavga edip eve gelip anneanemin eski kuranını dolaptan çıkarıp
-seninle bir daha konuşmayacağım kurana el basıyom ben …dediğim
daha sonrada Ali ile kan kardeş olduğum zamanda o saatin sesi vardı evde
İlk kez aşık olmuştum.Uyuyamıyordum geceleri yatağımda o saatin sesi vardı kulağımda .Gidip gelen tik tak lar arasında hayatın sesini dinliyordum belkide

En son ne zaman oturup hiç bir iş yapmadan boş boş saate baktık hatırlayan varmı
Veya ne zaman akreple yelkovan farkını sadece zamanı anlamak için değil hayata bakmak için baktık.
Gene o saatte takılı kaldı gözüm.Mahpus sanki gözlerim akan zamana bakmaya.Ne kadar sevdiğimi onu kaybedince anlamak çok kötü yapıyor insanı.Son kez elini tuttuğum anın hazzını her an duyabilmek kadar ızdırap veren bir durum yok bana şu faniyatta.Elini bir daha tutamayacağını bilmek.
Oysa ne güzel düşlerimiz vardı

Nikah memuru bana sen mehmet oğlu hakan şahin kazım kızı ayşe sılaseverle evlenmeyi kabul ediyormusun diyecek ben biraz düşünecek sonra espriyi patlacaktım
-Hayır diyebilmeyi çok isterdim ama felaket aşığım memur bey

Hayalimizdeki gibi güzel bir evimiz olacaktı dışı kırmızı ya boyalı mavi pancurlu camları olan bir ev.
Bahçesine güller dikecektik bide kenarı bi kümes yapıp tavuk besliyecektik hani şu iri olanlardan her gün iki yumurta veren cinsten.Bir salıncağımız olacaktı liseli aşıklar gibi orada sallanacaktık beraberce gözlerimizin içine baka baka Beş çaylarımız meşhur olacaktı bütün arkadaşlar toplanacak sokak başındaki eski atölyede çalışan sami ustaya yaptıracağımız çardağın altında oturacaktık beraberce çaylar bahane sohbet şahane diyecek ama gene çatlayana kadar çay içecektik hani.Hani kızımız olursa aslıhan oğlumuz olursada batuhan koyacaktık.Batuhan ben kendi zevkime göre giydirecek Aslı hanıda sen giydirecektin.Sonra bir gramofon alacaktık eve birde 35 lik plak akşamları onu dinliyecektik yaşlanınca ağır ağır çalsın bırak diyerek kızacaktık çocuklara
Hani elele beraber ölecektik yan yana gömülecektik

Dün gibi aklımda herşey
İçim içime sığmıyordu adeta.Arnavut kaldırımlı dar sokaktan kedileri kovalayarak geçtim gene.Fuat abinin çiçekçi dükkanından en sevdiğin çiçeklerden yaptırmıştım güzel ce hediye paketi olsun deyip beşiktaş muhabbetine dalmıştım yine

Adımlarımı daha da sıklaştırdım heyecandan kalbim duracaktı adeta her buluşmamda yaşadığım heyecan hissiyatını tekrar yaşıyordum.Güzelimi düşünmekten yolu göremiyordum adeta boş boş bakan bir kör gibi buluşma yerimize gidiyorum

Her zaman olduğu gibi gene kağıt helva alır yine boğaza bakan bankımıza oturur konuşmadan saatlerce dururduk öylece.Kelimelerin kifayete gelmediği yer de susardık sadece aşkın cümle kalıbına girmediği yerde.Sonra durup dururken sana yazdığım şiiri okurdum gözlerimin içine bakar her şeyi anlatırdın bana konuşmadan.

Elini tutmaya bile kıyamazdım senin saçlarını okşamaya aslında sana bakmaya bile kıyamazdım eskir o yeşil bakışların diye

Sonra belki yine o ağacın dibine giderdik.Aşkımızın 3.gününde ölene kadar yazdığım seninde gözlerimin içine bakıp o kadarcıkmı deyip gözlerin mezarım olsun yazdığın ağacın altın****ece olurdu belki orada senle otururken.Farkına varmazdık biz zamanın nasıl geçtiğinin güneş aya ve yıldızlara bırakmış olur du yerini.Ilık ılık eserdi meltem yavaşça yüzümüze vururdu.Saçların savrulurdu havada serbest çe
Derin bir iç çekerdim ben en sonunda ayrılık vakti gelince

Seni ne zaman görürüm acaba deyip rüyalarımda başlardım yüzüne bakmaya doyamamalara
Saat tam 12 de aya bakardık ikimizde hatırlarmısın.Aynı anda birbirimizi görüdük ayın üstünde.Şarkımızı orada söylerdik beraberce sanki duyar gibi olurdum sesini

Yavaşça geliyordum buluşma yerimize.Uzakta göründü işte parkımız
Karşı kaldırıma geçerken bir kaza farkettim iki dolmuş çarpışmıştı birbiri ile etraf bayağı kalabalıktı parka oturdum ve ayşeyi beklemeye başladım bir taraftanda kaza yerine bakıyordum.Yanımdan geçen iki çocuğun konuşmasına şahit oldum

-nasıl sıkışmış oraya öyle ya
ne oldu ki …dedim
-abi şuradaki kazada bir kız arabada sıkışmış çıkartamıyorlar çok kan kaybetmiş ölecek diyorlar dedi
gidip bakacaktım ama ayşe gelir beni bulamaz diye gidemiyordum bir türlü aradan 2 saat geçti cep telefonu çalıyor ama cevap vermiyordu

merak daha ağır bastı ve kazaya bakmak için doğruldum yerimden bayağı kalabalıktı arabaların etrafı güç bela kalabalığı aşıp şıkışan kızın yanına doğru ilerledim yüzü bana dönük değildi yanında bir doktor vardı kalktı ve söylenerek geçti yanımdan
-gitti çok kan kaybı var gitti

kurtarma ekipleri kızı kurtarmaya uğraşıyorlardı ama nafile çok fena şıkışmıştı acıdım onun bu haline tam arkamı dönüp gidecektim hayatımda duyduğum yüreğimi yaralamaya yetecek bir söz işittim sıkışıp kalan kızın ağzımdan
-mehmet mehmet

kalbimden vuruldum hemen kıza doğru yönelip yüzünü bana çevirdim ekipler beni uzaklaştırmaya çalışıyordu dizleriminn üstüne çöktüm kaldım

AYŞEYDİ O KIZ AYŞE
Ellerini tuttum ilk gün ki gibi sıcaktı hala başından akan kanlar kaşlarını kırmızıya boyamıştı hıçkıra hıçkıra ağlıyordum
-o yazıyı hatırlıyormusun dedi ayşe
-evet aşkım ama konuşma yorma kendini dedim
-ben ölüyorum sen ölene kadar yazmıştın sevmeye devam edecekmisin beni ..dedi
ağlamaya taakatim kalmamıştı kırrmızıya bulanmış yüzünü öpüp sonsuza kadar dedim
güldü derin bir iç çekti
– seni bekliyordum gözlerime dikkatlice bak şimdi…. dedi
baktım baktım derin derin baktım
-artık ölebilirim gözlerin mezar dedi
son kez ellerimi sıkıca sıktı ve boşaldı elleri bir anda….. ölmüştü
çiçekler elimde yetim öylecene kala kalmıştı yüzünü örttüm çiçeklerle
son kez baktım gözlerine hala gülüyor gibiydi elimle kapadım yavaşça kulağına eğildim
bekle beni bekle diyerek kalktım ayağa
hızlıca koşmaya başladım trafiğin yoğun olduğu yere tam kendimi bir kamyonun altına atacakken onun sesi geldi kulağıma
-henüz değil bekle henüz değil aşkım
aradan 1 yıl geçti
saate bakıyorum hala saat yamuldu yavaşça yere düştü alevler yalamaya başladı topuklarımı artık.Alt kattaki komşunun evinde çıkmış meğerse yangın
o gün duyduğum sesi tekrar duydum daha kuvvetli söylüyordu sanki haykırıyordu adeta…
-işte şimdi aşkım işte şimdi
artık vaktiydi hayatta aşkıyla yanmıştım şimdi yanarak ona kavuşacaktım
-bekle beni kar tanem geliyorum..

8.409 Okuma

PostHeaderIcon Ölümsüz Kırmızı Güllerin Hikayesi

Ölümsüz Kırmızı Güllerin Hikayesi-Sevgiliye Ölümsüz Kırmızı Güller – Rose’un Hikayesi

Ölümsüz Kırmızı Güller

Kan rengi, kıpkırmızı güllere bayılırdı. Zaten onlarla adaştı da. Rose… Gül… Kocasının sevgili Rose’u…

Her yıl Sevgililer Günü’nü kapının önünde bulduğu enfes fiyonklarla süslü kucak dolusu kırmızı güllerle kutlardı. Hiç aksamadan. Hatta, eşini kaybettiği yıl dahi kapısı çalınmış, gülleri kucağına bırakılmıştı..Tıpkı geçmişte olduğu gibi, küçük bir kartla birlikte..

Her yıl güllere iliştirdiği karta aynı cümleleri yazardı: “Seni, geçen sene bugünkünden, daha çok seviyorum…” Birden, bunların son gülleri olduğunu düşündü.. Önceden ısmarlanmış olmalıydı.. Öleceğini nasıl bilebilirdi?.. Zaten her seyi önceden planlamayı ve yapmayı severdi, yumurta kapıya gelmeden…

Gülleri özenle içeri taşıdı..saplarını kesti, vazoya yerleştirdi.. Vazoyu da konsolun üzerine, eşinin kendisine gülümseyen fotoğrafının yanına koydu. Orada kocasının koltuğunda oturup saatlerce güller ve fotoğrafı seyretti sessizce.. Bitmek bilmeyen bir yıl geçti.. Yapayalnız ve hüzün dolu bir yıl..

Sonra bir sabah kapı çalındı.. Tıpkı eski günlerde olduğu gibi.. Kırmızı gülleri, üzerinde küçük kartıyla birlikte eşikteydi.. Sevgililer Günü’nü kutluyordu. Gülleri içeri aldı. Şaşkınlık içinde doğru telefona gitti. Çiçekçi dükkanını aradı… Onu bu kadar üzmeye kimin hakkı vardı ?

“Biliyorum” dedi, çiçekçi.. ” Eşinizi geçen yıl kaybettiniz.. Telefon edeceğinizi de biliyordum.. Bugün size yolladığım gülleri çok önceden ısmarlamış, parasını da ödemişti..

Hep öyle yapardı zaten, hiç şansa bırakmazdı. Dosyamda talimat var. Bu çiçekleri size her yıl yollayacağım. Bir de özel kart vardı, kendi el yazısıyla. Bilmeniz gerek diye düşünüyorum.. Ölümünden sonra çiçeklere iliştirmemi istediği kart…” Rose hıçkırıklar arasında teşekkür ederek telefonu kapattı. Parmakları titreyerek zarfı açtı..

” Merhaba gülüm” diye başlıyordu, kart.. ” Bir yıldır ayrıyız. Umarım senin için çok zor olmamıştır. Yalnızlığınıı ve acılarını hissedebiliyorum. Giden sen, kalan ben olsaydım neler çekerdim kimbilir? Sevgi paylaşıldığında yaşamın tadına doyum olmuyor. Seni kelimelerle anlatılmayacak kadar çok sevdim. Harika bir eştin dostum, sevgilim benim… Sadece bir yıldır ayrıyız. Kendini bırakma. Ağlarken bile mutlu olmanı istiyorum. Onun için bundan sonraki yıllarda güller hep kapımızda olacak. Onları kucağına aldığında paylaştığımız mutluluğu ve kutsandığımızı düşün. Seni hep sevdim.. Her zaman da seveceğim. Ama yaşamalısın. Devam etmelisin… Lütfen.. Mutluluğu yeniden yakalamaya çalış. Kolay değil, biliyorum ama bir yolunu bulacağına eminim….

Güller, senin kapıyı açmadığın güne dek gelmeye devam edecek. O gün çiçekçi beş ayrı zamanda gelip kapıyı çalacak, eve dönüp dönmediğini kontrol edecek. Beşinciden sonra emin olarak gülleri ona verdiğim yeni adrese getirip seninle yeniden ve ebediyyen kavuştuğumuz yere bırakacak..

“SENİ SEVİYORUM GÜLÜM…”

7.556 Okuma

PostHeaderIcon Geniş Aile Replikleri Geniş Aile Diyalogları Geniş Aile Dizi Konuşmaları Cevahir Replikleri

Geniş Aile Replikleri Geniş Aile Diyalogları Geniş Aile Dizi Konuşmaları Cevahir Konuşmaları Replikleri

Baba:Ulan faydasız çık git evimden gözüm görmesin anca bayramlarda ananın elini öpmeye gelirsin.
Cevahir:milli bayramlarda dahilmi baba ?

Cevahir Bilal’e:  “Kırarım DNA şifreni, gelecek nesillere aktaramazsın”

Cevahir kendisine dokunan bilale : ”Ne o öyle ipeksi dokunuşlar.”
Cevahir Bilale : “Görgüsüz tanık”
Mürsel ev ahalisine arabasına binmeden önce ayakkabılarını çıkarmalarını söyler.
Dede: “Devamlı kıbleye doğru süreceksen çıkartalım ayakkabıları”

8.324 Okuma

PostHeaderIcon Cevahirin Ulviye Söylediği Sözler Cevahirin Ulviye Sözleri Geniş Aile Cevahir Ulvi Sözleri

Cevahirin Ulviye Söylediği Sözler Cevahirin Ulviye Sözleri Geniş Aile Cevahir Ulvi Sözleri

  • Yetersiz Ulvi.
  • Dış basında ses getiremeyen Ulvi.
  • Yok denecek kadar az Ulvi.
  • Kauçuk Ulvi.
  • Atletiko Ulvi.
  • Ulvi senin doğduğun, büyüdüğün, yaşadığın yere saldırırım Ulvi.
  • Çorapla koşan Ulvi.
  • Laylon poşetle, bayır aşağı kayan Ulvi.
  • Şampuanı sulandırıp sulandırıp kullanan Ulvi.
  • Andropoz olacam diye yanlışlıkla menopoz olan Ulvi.
  • Amansız Ulvi.
  • Az ulvi yüzde iki Ulvi.
  • Güneş enerjisiyle çalışan Ulvi.
  • Gazını kaçırırım Ulvi.
  • Gocuksuz Ulvi.
  • Kışın araba yiten Ulvi.
  • Sıfır beş ucu olupta vermeyen Ulvi.
  • Tavanın kenarından tutan Ulvi.
  • Zigzag Ulvi.
  • İnceldiği yerden kopan Ulvi.
  • Ankaraspor maçına bahis oynayıp da Ankaraspor’a para yatıran Ulvi.
  • Kirli beyaz Ulvi.
  • Alıkoyulan Ulvi.
  • Peri bacasına takılan Ulvi.
  • Durucak düğmesine bastığı halde kapıya doğru ilerlemeyen Ulvi.
  • Kabile geyiği ulvi.
  • Şemşamer Ulvi
  • İyisi kötüsü olmayan Ulvi.
  • Abdest alırken önce ayaklarını yıkayan Ulvi.
  • Kafasını duvara çarpınca uyumaya korkan Ulvi.
  • Kilosunu bildiği halde tartılan Ulvi.
  • Kanayan yaraya ellerini yıkamadan parmak basan Ulvi.
  • Bandın ucunu kaybedip bi daha bulamayan Ulvi.
  • Çaya şeker attığını unutup bir daha atan Ulvi.
  • Deneme sınavına girip yanılan Ulvi.
  • Kendi arasında konuşan Ulvi.
  • Taksiye binip öğrenci diyen Ulvi.
  • Dilenciye para verip para üstü isteyen Ulvi.
  • Yılbaşında şeker toplayan Ulvi.
  • Noel babanın geyiğine 3 sehem ortak giren Ulvi.
  • Lan 20 ile giden kamyonun arkasına asılan Ulvi.
  • Otobüs ani fren yapınca herkesten daha çok savrulan Ulvi.
  • Boş kovanları ısıran Ulvi.
  • Sünger mario Ulvi.
  • Yağmurun ilk damlasını yiyince yukarıdan birinin tükürdüğünü sanan Ulvi.
  • Altı pas Ulvi.
  • Kaburgasına taş kaçmış Ulvi.
  • Cenaze evinde gülesi gelen Ulvi.
  • Düz Ulvi.
  • Tuvalet kağıdına uzandığında mukavva ruloyu gören Ulvi.
  • Nifak tohumu Ulvi.
  • Piste çıkıp balon tepen Ulvi.
  • Elini ısıtmak için egzosu kavrayan Ulvi.
  • Dam üstünde un eleyen Ulvi.
  • Lüzumsuz Ulvi.
  • 14-15 Ulvi.
  • Kerpetenle kargaburunu ayıramayan Ulvi.
  • Su yılanı Ulvi.
  • Çıngıraksız Ulvi.
  • Düşük bağlantılı Ulvi.
  • Futbola elverişsiz Ulvi.
  • Lan belediyenin verdiği yetkiye dayanamayan Ulvi.
  • Aya yüzecem deyip yakamoz olan Ulvi.
  • Vasıfsız Ulvi.
  • Birinci viteste 7.500 devir yapan Ulvi.
  • Minibüse ön kapıdan binip arka sıralara ilerlemeyen Ulvi.
  • Sezon sonu Ulvi.
  • Papaza sübhaneke okuyup, aforoz olan Ulvi.
  • Üzerine kızgın şerbet döktürtme bana Ulvi.
  • Demliğin altını sıyırmayıp, bacağıma sıcak su damlatan Ulvi.
  • Bulaşık suyunda yıkarım seni Ulvi.
  • Nikah şekerinden utanmadan iki kere alan Ulvi.
  • Lan kafası su toplayan Ulvi.
  • Otobüste boş yer kollayan Ulvi. Boş yer sanıp milletin çocuğunun üstüne oturan Ulvi.
  • Hazıra dayanamayan dağ eteği Ulvi.
  • Su geçiren Ulvi.
  • Sela verilirken namaza duran Ulvi.
  • Motor ulvi
  • Üzerine ayran damlayıp kuruduğu toplum içinde kendini suçlu hisseden Ulvi.
  • Asansörde kalan Ulvi.
  • İmdat düğmesine basıp aynı anda imdat diye bağırmayan Ulvi.
  • Atari jetonu yutan Ulvi.
  • Kalan dakikalarda altın gol atamayan Ulvi.
  • Mumya Ulvi.
  • Düşmeme mücadelesi veren Ulvi.
  • Kefilsiz Ulvi. Düşük vadeli Ulvi.
  • Kolonyayla çalışan Ulvi.
  • Alamancı akrabasından hala mark isteyen Ulvi.
  • Bakkala rafın en uzağındaki ürünü gösterip ciklet çalan Ulvi.
  • Eskiciye demir diye yaldızlı plastik kaptıran Ulvi.
  • Lan bardağın sulu tarafını gören Ulvi.
  • Dahiliye diye yanlışlıkla kadın doğuma giren Ulvi.
  • Cenaze namazında Ettehiyyatüye oturan Ulvi.

9.835 Okuma

PostHeaderIcon Cevahirin Şükufeye Söylediği Sözler Cevahirin Şukufeye Sözleri Geniş Aile Cevahir Sözleri

Cevahirin Şükufeye Söylediği Sözler Cevahirin Şukufeye Sözleri Geniş Aile Cevahir Sözleri

– Dam üstünde ununu elediğim eleğine astığım
– Seher vakti bülbülüm
– Taş üstüm
– Handikapım
– Deliksiz basketim
– Telafuzum
– Göynünü eğittiğim
– Tamah ettiğim
– El frenim
– Aritmetiğim
– Konuya İlişkinim
– Delta harekatım
– Transformersım
– Mesailim
– Çıkış noktam
– Balerinam
– İç dinamiğim
– Öğretim yılım
– Vitrinim
– Poker facem
– Biletli seyircim
– Soyunma odam
– Kesişen kümem
– Jüri özelim
– Kış lastiğim

Bıyığımın altındaki gizli sivilcem

denize sıfırım
can hawlim
desibelim

eline doğduğum
karışık cd im
emniyet şeridim
olay şahidim
mağdurum

Gelişi güzelim

Islak Odunla Beline Vurduğum

Genzine kaçtığım

üst geçidim..
ikiz kulem..
asma yapragım..

hızlı öfkelimmm 😀

ihraç fazlam

MoLotof KokteyLim
İhraç fazLam…
günaydın çapağım..
İhtiyaç dahiLim..
piknik sepetim
hızLı ve öfkeLim..
asFaLt gözLüm xD
karışık CD’m (:
ikiz kuLem
Süpriz Yumurtam
menkuL kıymetLim..
GeLişi GüzeLim …vS

9.969 Okuma

Site İçi Arama
Adsense